EZELDEN ECELE (Kompozisyon Yazısı 3)

EZELDEN ECELE (Kompozisyon Yazısı 3)

EZELDEN ECELE (Kompozisyon Yazısı 3)

EZELDEN ECELE


Gecenin karanlığında başladı bu yolculuk. Ne uğultular, ne fırtınalar, ne çığlıklar ile süre geldi… Konu vatandı, istiklaldi, gücümüz Türk milleti, şanımız bayraktı.

Yaralıydı ilk vakitler, kanadı kırık bir kuş misali. İyileşip tekrar özgürlüğüne kavuşmak istedi. Vakitler geldi geçti, gökyüzü ağladı. Ve tarih satırlara döküldü.

Vatan toprakları kan ile bulandı. Türk haykırdı! Haykırdı özgürlüğünü,

haykırdı marşını. Türk haykırdıkça dize geldi dağlar, dize geldi kızıl sema.

Karanlıkta başlayan yolculuğun üzerine mehtap vurdu ışığını. Ezanlar ki

şahadetlerin habercisi. Cephede kızıl çiçek döken Mehmetçik’in sesi.

Bir umutlu lakin bir o kadar çaresiz anaların duası. Ve sonunda bahar çıkageldi.

Semaya açılan eller, sevinç gözyaşları, bağımsızlığın ve zaferin sesiydi. Onlar, cumhuriyetin ta kendisiydi. Nice fedakârlıkların eşiğinde yükseldi al bayrak. Yüreğinde gram korku olmayan Mehmetçik’in ve zeki komutanın çabaları ile atıldı adımlar. Cumhuriyet demek demokrasi demekti, zafer demekti. Bir adım ile yanıt buldu kara toprak. Atılan adımın arkasındaki yürekler birleşti ezele dek.

Samsun’da başladı, tüm yurdu sardı bahar kokusu. Cumhuriyet doğrunun pusulası oldu, o varsa vatan vardı. Doğrunun gölgesiydi o cümle; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Evet öyleydi. Egemenlik milletin, güç milletin, zafer milletin, cumhuriyet milletindi. Kurulan öyle bir

cumhuriyetti ki altında ne cevherler yatıyor! Batının sarhoşluğuna boyun eğmeyip, zincirleri kıran bir milletin cevheriydi bu! Solan çiçekler yeniden açıyor, topraklar yeniden yeşeriyordu. Öyle ki, güneş hiç batmayacak gibi doğuyordu. Evet, tarih yazılıyor. “cumhuriyet” kuruluyordu.