GÖLGEDEKİ ADAM

GÖLGEDEKİ ADAM

GÖLGEDEKİ ADAM

Uyandığında, hava griydi. Yatağının içinden doğrulup saate baktı: 07:45. Geceden kalma bir baş ağrısıyla gözlerini ovuşturdu. Her şey normaldi. Ya da öyle olduğunu sanıyordu.

Banyoya gitti, aynaya baktı ve bir an donakaldı. Karşısındaki yüze yabancıydı. Yüz hatları farklıydı, gözleri daha koyu, çenesi daha sivriydi. Kalbi hızla çarpmaya başladı. Ellerini yüzüne götürdü, bu bir maske olmalıydı. Ama değildi.

Panikle cüzdanına uzandı. Kimlik kartı… Orada değildi. Cebini kontrol etti, telefonunu aldı ve ekran kilidini açmaya çalıştı. Yanlış şifre. Tekrar denedi. Yanlış. Telefon onun değildi. Ama başka kim olabilirdi?

Koşarak odadan çıktı, koridora yöneldi. Oturduğu apartmanın koridoruna benzemiyordu. Çerçevede asılı tablolar değişmişti. Kapıyı açtı, dışarı çıktı. Sokak aynıydı ama insanlar farklıydı. Bir kadın yanından geçerken ona selam verdi.

"Affedersiniz..." diye seslendi kadına. "Ben burada yaşıyorum ama..."

Kadın başını hafif yana eğip gülümsedi. "Sizi tanıyor muyum?"

Adamın içini soğuk bir ürperti kapladı. "Ben... Burada, 14 numarada oturuyorum."

Kadın kaşlarını çattı. "Yanlışınız var. 14 numarada yaşlı bir çift oturuyor. 10 yıldır."

Adam adımlarını geri çekti. Kendi binasının önündeydi, ama orası artık ona ait değildi. Kendi ellerine, vücuduna, yüzüne tekrar baktı. Kim olduğunu bilmiyordu.

Panik içinde sokaklarda yürümeye başladı. Geçmişine dair bir iz, bir kanıt arıyordu. Telefon rehberinde hiçbir tanıdık numara yoktu. Adını dahi hatırlayamıyordu.

Bir şey olmuştu. Gece yatarken kim olduğunu biliyordu. Sabah uyandığında ise bir yabancıya dönüşmüştü.

Bir cevap bulmalıydı. Ama cevabı bulduğunda, her şeyin daha da kötüleşeceğini bilmiyordu…


2.BÖLÜM

Ayakları onu istemsizce şehrin merkezine götürdü. Büyük bir reklam panosunun önünden geçerken gözleri bir anda donakaldı. Panoda kendi yüzüne benzeyen bir adamın fotoğrafı vardı. Altında büyük harflerle yazan kelimeler kanını dondurdu:

KAYIP: BU ADAMI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Kendi yüzüne benzeyen ama aynı zamanda tamamen yabancı olan bu adamın kim olduğunu bilmeliydi.

Birden panik içinde yanına yaklaşan bir adam fark etti. Adamın gözleri korku ve şaşkınlıkla doluydu. "Sen... Sen buradasın! Ama nasıl?" diye fısıldadı.

Adam, "Beni tanıyor musun?" diye sordu, sesi titriyordu.

Diğer adam başını salladı. "Evet... Ama bu imkânsız. Sen bir hafta önce öldün!"

Sözler kulaklarında yankılandı. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Kendi ölümünü duymak, her şeyin ötesinde bir şoktu.

"Nasıl yani? Ben buradayım. Hayattayım!" diye bağırdı.

Adam geri adım attı. "Senin hakkında haberler çıktı. O kazayı herkes biliyor. Senin... cesedin bile bulundu."

Beyninde yankılanan bu cümle, onu büyük bir boşluğa sürükledi. Eğer ölmüşse... Şu an burada olan kimdi? Ve neden hala hayattaydı?

Gerçeği öğrenmek için artık duramazdı. Geçmişini keşfetmek için geri dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkındaydı. Ama asıl soru şu oldu: Gerçek, hatırladığından çok daha korkunç olabilir miydi?


3.BÖLÜM

Adam paniğe kapılmış bir halde sokaklardan kaçmaya başladı. Aklı karmakarışıktı. Kendi ölümünü duymuştu ama buradaydı, nefes alıyordu. O halde bu nasıl mümkün olabilirdi?

Bir kafeye girip arka köşeye oturdu. Kendini toparlamalıydı. Garson gelip sipariş almak istediğinde, titreyen sesiyle bir kahve söyledi. Ellerini masaya koydu, derin bir nefes aldı. O sırada karşısına biri oturdu.

"Sakin ol. Her şeyi anlatacağım," dedi adam. Gözleri derin bir bilgiyle parlıyordu. "Ama önce kim olduğunu öğrenmeye hazır olmalısın. Çünkü gerçek seni alt üst edebilir."

Adamın gözleri büyüdü. "Sen kimsin? Beni nereden tanıyorsun?"

Yabancı başını eğdi, cebinden bir zarf çıkardı ve masaya koydu. "Bunu aç. Ama unutma, öğrendiklerin seni geriye dönüşü olmayan bir yola sokacak."

Adam titreyen elleriyle zarfı açtı. İçinden birkaç fotoğraf düştü. Hepsi tanıdık ama bir o kadar yabancıydı. Birinde kendisini görüyordu… ama bir başkası olarak. Başka bir hayatın içinde.

Yabancı konuştu: "Sen sandığın kişi değilsin. Ve buraya nasıl geldiğin, sandığından çok daha büyük bir gerçeğin parçası."

Adamın nefesi kesildi. Artık tek bir şey yapabilirdi: Gerçeği öğrenmek. Ama öğrendikleri, onu korkunç bir gerçekle yüzleştirecekti…

4.bölüm

"Beni buradan çıkar," dedi adam, sesi artık titremiyordu. Gerçeği öğrenmeye hazırdı.

Yabancı gülümsedi. "Tamam. Ama kaçarken durmamalıyız. Peşindekiler seni bulmadan önce bu şehirden çıkmalıyız."

Kapıdan hızla dışarı çıktılar. Arkalarından gelen ayak sesleri yaklaşıyordu. Şehrin ara sokaklarına daldılar, gölgelerin arasında kayboldular. Adamın aklında tek bir soru vardı:

Gerçek kimliğini öğrendiğinde, gerçekten buna hazır olacak mıydı?





Sonunda bir trene atladılar. Adam, kendisini bekleyen bilinmeze doğru yol alırken, geçmişini hatırlamak için hazır olup olmadığını düşünüyordu. Ancak bir şeyden emindi:

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı…

SON.